Ekim 2024: Tabu


Bu ay bazı anlar dünyanın en mutlu insanı bendim, bazı anlarsa en üzgünü. Bazı şeyleri oturtamadım gitti. Bu senem hep böyle geçti. Bazen içinde bulunduğum durumlar beni üzdü, bazense koşullar aynıydı ama çok mutluydum. İç huzurun içeriden gelmesi canımı sıkıyor. Düşününce pek de kişilere, olaylara değil ama senin beynine bağlı olması iyi bir şey gibi geliyor. Gel gör ki o beyni yönetemiyorsun. İşin bir de hormonel tarafı var.
Kimse meditasyon yap demesin.



Madrid’te yeşillik var ama genel olarak kurak. Eve yakın, yürüyüş yapmalık park buldum. Yine de bir soğukluk var. Olsun, podcast dinleyip yürüyüş yapmayı özlemişim. İşimin en stresli döneminde her gün yürürdüm. Hala bir şeyler öğrenmek için zaman ayırır, hayattan keyif almaya çalışırdım. O zamanki ruh halimi düşününce içim burkuluyor. Yine de bu seneki halime göre daha iyi durumdaydım. Çünkü konu işti, ben değildim. Şimdi konu benim.



Burada sokak kedilerini ve taharet musluğunu özlüyorum. Yaya yolunda önceliğin yaya olan ben’e ait olmasına alışamadım. Buradaki vegan/vejeteryan opsiyonların azlığına ve bisiklet kültürünün pek olmamasına bozuğum. Musluktan su içebiliyor olmaktan memnunum. Market ucuz, dışarıda yemek pahalı. Kahve güzel. Füme somonsa dünyanın en lezzetli şeyi. Keşke bir de İspanyolca öğrensem.



Bu ay evimi tuttum, parça parça eşyalarımı taşıdım. Bir arkadaşımı Madrid’te ağırladım, sonra dağıldım. Yeni yemekler denedim. Müzede çizim etkinliğine katıldım. Bir güldüm, bir ağladım. Şehre zaten alışkındım. Benim için ülke değiştirmek şok edici bir olay değildi. Sanırım hala kafamın içinde yaşadığımdan değişimin farkındalığı daha gelmedi. Belki de bu iyi bir şeydir. Rabbişkom mentalimi daha da fazla zarar görmekten koruyordur. Belki de bu olay bundan ibarettir. Büyük bir değişim yaşamaya gerek yoktur. Gözümüzde büyütüyoruzdur. Göreceğiz.

Yorumlar