Urban Sketch Macerası
Cadmium Red.
Söz verdiğim gibi urban sketch yazımla geldim. Bu yazı urban sketch nedir, ne değildir yazısı değil malzemeler ve benim kişisel tecrübelerim üzerine olacak. Zaten Urban Sketchers İstanbul Instagram hesabı nedir, ne değildiri çok iyi yapmış.
Söz verdiğim gibi urban sketch yazımla geldim. Bu yazı urban sketch nedir, ne değildir yazısı değil malzemeler ve benim kişisel tecrübelerim üzerine olacak. Zaten Urban Sketchers İstanbul Instagram hesabı nedir, ne değildiri çok iyi yapmış.
Birkaç sene evvel Instagram'da gezinirken urban sketchers
diye bir oluşum görünce çok heyecanlanmıştım. Keşfedilecek yepyeni bir dünyaydı
benim için. O zamanlar resmedilecek konu bulurken çok zaman
harcıyor ve sıkılıyordum. Urban sketch tam aradığım şeydi; güzellik kaygısı,
konu bulma sıkıntısı olmadan olduğum yeri çizip boyayabilme özgürlüğü, anı
kaydedebilmek. Hemen küçük bir set hazırladım kendime:
Bir brush pen (su hazneli fırça)
Bir Canson 200 gr a5 telli defter
Birkaç Artline kalem
Bir 2H kalem
Bir silgi
Van Gogh suluboya setim (Van gogh pocket box’u taşımak ağır gelir diye birkaç tanesini çıkarıp bir metal kutu, bir plastik ilaç kutusuna koymuştum.)
Bir brush pen (su hazneli fırça)
Bir Canson 200 gr a5 telli defter
Birkaç Artline kalem
Bir 2H kalem
Bir silgi
Van Gogh suluboya setim (Van gogh pocket box’u taşımak ağır gelir diye birkaç tanesini çıkarıp bir metal kutu, bir plastik ilaç kutusuna koymuştum.)
Sanırım bu da bilinçli olarak yapılmış ilk urban
sketchim:
Sınıfta en fazla 6 kişi var. Doğru düzgün dersi dinleyen yok.
Bense bir hocaya bir duvara bakıp kucağımdaki deftere dönüyorum. Resim tahminimce bir saatten fazla sürmüştür. Ee, o zamanlar
şimdiki kadar hızlı yapamıyorum (practice makes perfect.) Ölçülerimde de bolca
hata var ama bu işi sevmiştim ve çok eğlenmiştim.
O zamanlar fırçam (brush pen) ince uçluydu. Farklı kalınlıkta çeşitleri olduğunu bile bilmiyordum. Boyamak çok vakit alıyordu. Su kabı da taşımıyordum, Su hazneli fırçanın haznesinde ne varsa o.
Bu da üçüncü urban sketchim:
O zamanlar fırçam (brush pen) ince uçluydu. Farklı kalınlıkta çeşitleri olduğunu bile bilmiyordum. Boyamak çok vakit alıyordu. Su kabı da taşımıyordum, Su hazneli fırçanın haznesinde ne varsa o.
Bu da üçüncü urban sketchim:
Hava dehşet soğuk. Sıcak tutmayan termosta kahvem (Cafe Crown
fındıklı), montum ve botumla okul bahçesindeyim. Ders bitmiş sanırım.
Tahminimce 1 saat kadar çizmişim. Belki daha fazla. En son parmaklarımı
oynatamayacak hale geldiğim için bırakmak zorunda kaldığımı hatırlıyorum.
Ertesi gün bir daha gelmiştim. Çizerken üşümenize değil resme odaklanıyorsunuz.
Bu kadar soğukta nasıl oturduğuma şaşırmıştım. (Hayır, soğukta sketch yaptıktan
sonra hiç hasta olmadım.) Keşke size o çizimi yaparkenki huzurumu hissettirebilsem.
Ah, bu his...
Eldeki telli defter iyi hoş da TELLİ. Bakıyorum urban sketcherlar ciltli, cillop gibi defterler kullanıyor. Araştırıyorum neymiş bu defterlerin markaları diye, “Moleskine watercolor album” ile karşılaşıyorum. Sonrası deli divana arayış tabii. Yok, bulamadım. Bir kırtasiyeci getirtirim ama 100 lira diyor. Hadi oradan diyorum ama içimden.
Ee yapılacak tek şey kaldı o da kendi defterimi yapmak. Kırtasiteden gözüme kestirdiğim (sözde) suluboya kağıtlarını, kartonu, mukavvayı, makası, yoğurt tutkalını yığıyorum eve.
Aman Allah’ım, defter yapmak ne zormuş. (izlediğim Youtube defter videoları part 1, part 2)
35x25 sketch defterim hazır. Ay nasıl mutluyum bir bilseniz. Buyrun yıpranmış hali:
Eldeki telli defter iyi hoş da TELLİ. Bakıyorum urban sketcherlar ciltli, cillop gibi defterler kullanıyor. Araştırıyorum neymiş bu defterlerin markaları diye, “Moleskine watercolor album” ile karşılaşıyorum. Sonrası deli divana arayış tabii. Yok, bulamadım. Bir kırtasiyeci getirtirim ama 100 lira diyor. Hadi oradan diyorum ama içimden.
Ee yapılacak tek şey kaldı o da kendi defterimi yapmak. Kırtasiteden gözüme kestirdiğim (sözde) suluboya kağıtlarını, kartonu, mukavvayı, makası, yoğurt tutkalını yığıyorum eve.
Aman Allah’ım, defter yapmak ne zormuş. (izlediğim Youtube defter videoları part 1, part 2)
35x25 sketch defterim hazır. Ay nasıl mutluyum bir bilseniz. Buyrun yıpranmış hali:
Şansıma o ara ufak bir tatile çıktık ailecek. Ben de yeni
mekanlarda, logar kapakları üzerinde, yağmur altında, bir alışveriş merkezinde
dışarıda kar varken çizim yapmayı deneyimlemiş oldum. Sabah çantayı toplayıp
çizip ikindi gibi eve dönüyordum. Bakın, şu an ağlamamak için kendimi zor
tutuyorum.
Tek çizim yaparken çok fazla gerilen birisi olmadım. Belki de oldum ama hatırlamıyorum. Zaten bütün gerginlik ilk 15 dk. Sonrasında çizime odaklandıkça etrafı görmemeye başlıyorsunuz. Şimdi hatırladım, resmi görmek için dibimden yürüyüp geçenlere sinir oluyordum bazen. E dur da bak be kardeşim, böyle sapık gibi ne yanaşıyorsun.
Muhteşem insanlar da var tabii. Tek olduğunuz zaman daha çok geliyorlar; canım amcalar, teyzeler ve çocuklar. Bazen "keşke gitseniz de resmime dönsem" diye içimden geçirsem de insanlarla muhabbeti seviyorum. Kendi resimlerini gösteriyorlar, iltifat ediyorum. Şu ana kadar sadece bir kere acilen çizim yaptığım mekanı terk etmek istedim. Ayasofya’yı çiziyordum. İnsanlar her yerimde bitti. Çok güvensiz hissettim. Arkamda, dibimde falan duruyorlardı. Bir kişi de izin isteyip oturduğum banka oturdu ve sigara içmeye başladı. Duman altı oldum. Çizim biter bitmez koşarak uzaklaştım.
Tek çizim yaparken çok fazla gerilen birisi olmadım. Belki de oldum ama hatırlamıyorum. Zaten bütün gerginlik ilk 15 dk. Sonrasında çizime odaklandıkça etrafı görmemeye başlıyorsunuz. Şimdi hatırladım, resmi görmek için dibimden yürüyüp geçenlere sinir oluyordum bazen. E dur da bak be kardeşim, böyle sapık gibi ne yanaşıyorsun.
Muhteşem insanlar da var tabii. Tek olduğunuz zaman daha çok geliyorlar; canım amcalar, teyzeler ve çocuklar. Bazen "keşke gitseniz de resmime dönsem" diye içimden geçirsem de insanlarla muhabbeti seviyorum. Kendi resimlerini gösteriyorlar, iltifat ediyorum. Şu ana kadar sadece bir kere acilen çizim yaptığım mekanı terk etmek istedim. Ayasofya’yı çiziyordum. İnsanlar her yerimde bitti. Çok güvensiz hissettim. Arkamda, dibimde falan duruyorlardı. Bir kişi de izin isteyip oturduğum banka oturdu ve sigara içmeye başladı. Duman altı oldum. Çizim biter bitmez koşarak uzaklaştım.
Genelde tek çıkıyorum çizime. Tek
çıkamam, yanımda benimle beraber çizenler olsun diyorsanız Urban Sketcher İstanbul
Instagram hesabından çizim buluşmalarını takip edin.
Yaptığım resim defteri iyi güzel de kağıdı on para etmezmiş. Çizdikçe anlıyorum. Zaten incecik bir kağıt. Sanırım 150 gr. Markası yok. Bir zaman sonra diyorum şu defter bitse de yenisine geçsem.
Ee, buldun mu yenisini? Buldum. Moleskine Store'da:) Türkçe bir blogda Moleskine Store alışverişinden bahsediliyordu. Hemen girdim siteye. Evet, Türkiye’ye kargosu vardı ama çok pahalıydı. Sitenin arada bir kargo bedava günleri olduğunu öğrendim. Başladım beklemeye. Veeee bir gün, son anda yakaladım birini. Hemen verdim siparişimi. O zamanın dolarıyla 55 liraya mal oldu. 17 günde geldi siparişim, yanlış hatırlamıyorsam. Bayağı da temiz geldi kargo. Eski defterin bitmesine birkaç sayfa varken geçtim buna. Allah’ım nasıl mutluyum nasıl... Ezik kağıdımdan sonra ilaç gibi geliyor bu kağıt. Tek sorunum defterin geniş olması. Açtığınızda uzun ince bir şey oluyor. Yatay çalışmaya uygun. Oysa ben dikey severim.
Bir süre çizdikten sonra Moleskine’de hatalar görmeye başladım. Kargo bedava günlerinde defolu defter mi satıyorlar diye düşünüyorum hala. Bazı sayfaların belli bölgeleri boya tutmuyor. Sona doğru iyice arttı bu durum. Ya sabır deyip boyuyoruz. Şimdi daha iyi bir seçeneğim olsa da onu alsam diyorum. Fabriano Venezia kullananlar gördüm. Sanırım ülkede var satışı (Anka Sanat Kadıöy’de görmüş olabilirim.) Kalitesini bilemiyorum ama deneyeceğim büyük ihtimalle.
Bu arada Moleskine’nin sitesi sapıttı. Uzun bir süre büyük defter küçük defterden daha ucuzdu. Mail attım, umursamadılar. Şimdi bakmadım düzelmiş mi ama fiyatlar da uçmuştu.
Bakarsınız düzgün bir kağıtla yeniden kendime defter yaparım. Bu sefer daha sağlam olur. Yıllarca dayanması gerek. İlk yaptığım biraz dökülüyor.
Bir de brush pen’i bıraktım, küçük vitamin kutusunda su ile önce 6 numara şimdilerde 10 numara fırça taşımaya başladım. Fırçalar öyle ahım şahım değiller, bildiğiniz ucuz sentetik olanlardan. O yüzden marka belirtmiyorum.
Paletimi de değiştirdim tabii. Oluşturduğum küçük paletlerin kapakları renk karıştırma için yetmemeye başlamıştı. AliExpress'ten metal palet siparişi verdim. 20 lira civarı tutmuştu. Şimdi almaya kalksak 50'den aşağı tutmaz...
Paletin içini çoğunlukla Van Gogh boya ile doldurdum. İki tane White Nights, iki tane de Horadam var. Tabletler boşaldıkça tüp boya alıp dolduruyorum.
Sanırım bu kadar. Saat 23.41. Sözümü bu kadar geç tuttuğum için üzgünüm. Hevesim olmadığı zaman yazamıyorum. Heves gelince birden giriştim. Çok da fazla düzenlemeden yayınlıyorum. Yazım hatalarımız affola.
Keşke şunu da yazsaydın dediğiniz varsa söyleyin ekleme yaparım. Beğendiyseniz hisleriniz boşa gitmesin, yorum falan yapın. Malum, burada beğeni tuşu yok.
Hayırlı geceler. Bizi izlemeye devam edin.
Yaptığım resim defteri iyi güzel de kağıdı on para etmezmiş. Çizdikçe anlıyorum. Zaten incecik bir kağıt. Sanırım 150 gr. Markası yok. Bir zaman sonra diyorum şu defter bitse de yenisine geçsem.
Ee, buldun mu yenisini? Buldum. Moleskine Store'da:) Türkçe bir blogda Moleskine Store alışverişinden bahsediliyordu. Hemen girdim siteye. Evet, Türkiye’ye kargosu vardı ama çok pahalıydı. Sitenin arada bir kargo bedava günleri olduğunu öğrendim. Başladım beklemeye. Veeee bir gün, son anda yakaladım birini. Hemen verdim siparişimi. O zamanın dolarıyla 55 liraya mal oldu. 17 günde geldi siparişim, yanlış hatırlamıyorsam. Bayağı da temiz geldi kargo. Eski defterin bitmesine birkaç sayfa varken geçtim buna. Allah’ım nasıl mutluyum nasıl... Ezik kağıdımdan sonra ilaç gibi geliyor bu kağıt. Tek sorunum defterin geniş olması. Açtığınızda uzun ince bir şey oluyor. Yatay çalışmaya uygun. Oysa ben dikey severim.
Bir süre çizdikten sonra Moleskine’de hatalar görmeye başladım. Kargo bedava günlerinde defolu defter mi satıyorlar diye düşünüyorum hala. Bazı sayfaların belli bölgeleri boya tutmuyor. Sona doğru iyice arttı bu durum. Ya sabır deyip boyuyoruz. Şimdi daha iyi bir seçeneğim olsa da onu alsam diyorum. Fabriano Venezia kullananlar gördüm. Sanırım ülkede var satışı (Anka Sanat Kadıöy’de görmüş olabilirim.) Kalitesini bilemiyorum ama deneyeceğim büyük ihtimalle.
Bu arada Moleskine’nin sitesi sapıttı. Uzun bir süre büyük defter küçük defterden daha ucuzdu. Mail attım, umursamadılar. Şimdi bakmadım düzelmiş mi ama fiyatlar da uçmuştu.
Bakarsınız düzgün bir kağıtla yeniden kendime defter yaparım. Bu sefer daha sağlam olur. Yıllarca dayanması gerek. İlk yaptığım biraz dökülüyor.
Bir de brush pen’i bıraktım, küçük vitamin kutusunda su ile önce 6 numara şimdilerde 10 numara fırça taşımaya başladım. Fırçalar öyle ahım şahım değiller, bildiğiniz ucuz sentetik olanlardan. O yüzden marka belirtmiyorum.
Paletimi de değiştirdim tabii. Oluşturduğum küçük paletlerin kapakları renk karıştırma için yetmemeye başlamıştı. AliExpress'ten metal palet siparişi verdim. 20 lira civarı tutmuştu. Şimdi almaya kalksak 50'den aşağı tutmaz...
Paletin içini çoğunlukla Van Gogh boya ile doldurdum. İki tane White Nights, iki tane de Horadam var. Tabletler boşaldıkça tüp boya alıp dolduruyorum.
Sanırım bu kadar. Saat 23.41. Sözümü bu kadar geç tuttuğum için üzgünüm. Hevesim olmadığı zaman yazamıyorum. Heves gelince birden giriştim. Çok da fazla düzenlemeden yayınlıyorum. Yazım hatalarımız affola.
Keşke şunu da yazsaydın dediğiniz varsa söyleyin ekleme yaparım. Beğendiyseniz hisleriniz boşa gitmesin, yorum falan yapın. Malum, burada beğeni tuşu yok.
Hayırlı geceler. Bizi izlemeye devam edin.
Yaa acayip samimi ve işe yarar bi yazı olmuş bu <3
YanıtlaSilDenemedim ama yutubda bi ablamızın insanların gelip gidip konuşmasına çözümü kulaklık takmaktı, kulaklığı telefona takmasan bile (:
İleri yaş grubunda işe yaramadığını gördüm bunun:) Çok teşekkür ederim. Geç cevap için de kusura bakma
SilZiyanı yok :) Bir yoruma 3 cevap almışım :))
YanıtlaSilMerhaba :) Urban sketch yaparken defterlerin gramajı düsük oldugu icin su kaldırmaz diye düsünüyorum. direk boyuyor muyuz yoksa yine wet on wet uygulaması yaptıgın oluyor mu?
YanıtlaSil