Ocak 2021: Masumlar

Neredeyse terk etmiş olsam da sürpriz derecede iyi trafik alan bu blogumu nasıl komadan çıkarırım diye düşünürken aklıma aylık özet yapmak geldi. Hem size arada bir de olsa selam vermek hem de gelecekteki ben için okuyacak bir şeyler bırakmak adına Ocak 2021'de neler yaptığıma bir bakacağım. Zaman öyle çabuk, öyle efsunlu geçiyor ki durup "ben ne yaptım, ne yapıyorum" diyemiyoruz. Zaman büyüsünün etkisinden kurtulmak mümkün değil ama yaşadığımızı anlamak için belki böyle aylık, belki de günlük olarak geçmişe bakıp şükredecek ve ders çıkaracak bir şeyler bulmak mümkün. O zaman bismillah.

Bu ayın ilk günü yani ülkenin %98'inin tatil yaptığı 1 Ocak günü mesai yaptım. Aralık'ın son haftası sessiz, sakin bir yerde tatile gitmiş/inzivaya çekilmiştim. Tabii tatil sonrası dönüş de muhteşem olmalıydı.

2021'nin ilk günleri benim için yalnız geçti. Evde iki çift laf edecek biri olmayınca yemek ve temizliğe sardım. Bir de bulmacaya. Resim de yaptım. Nadja Leutloff'ın sitesinde yer alan ücretsiz derslerden birini takip ettim.


2018'de başlamış olduğum sketch defterimi bitirdim, videosunu çekip kanalımda paylaştım.


Seawhite marka defterim bitince Hahnemühle A5 yatay defter aldım. İsteğim dikey defterle devam etmekti ama yatay ve dikey arasındaki 70 liralık fiyat farkı buna izin vermedi.

Sanırım çizimle yeniden barıştım. Defter doldurmak yeniden zevkli gelmeye başladı. Yoğun bir günün ardından 30-45 dk masaya oturup bir yandan 7 Numara izlemek/dinlemek, bir yandan çizmek günün iple çektiğim aktivitelerinden biri haline geldi. Ne kadar daha böyle devam eder bilmiyorum ama yeni geçtiğim defterde kurşun kalemle taslak çizmeden divit ucu ve mürekkeple çizime geçiyorum. Hatalar da oluyor tabii ama rahatsız değilim. Taslaksız çizime geçme cesaretini kazanmak üç defterimi aldı. Her defterde "bu sefer yapacağım" dedim ama hiçbirinde cesaret edememiştim. Bu defterdeyse plansız bir şekilde öyle çizmeye başladım.


Ocak ayının benim için en heyecan verici olayı ilk filmlerimi yıkatmaktı. 2020 sonlarına doğru Lomography Simple Use fotoğraf makinası almıştım. Yıllar önce, daha dijital makinaların çıkmadığı dönemde babamla Eminönü'ye gider fotoğraf yıkatırdık. Yine aynı yere gidip yıllar sonra doldurduğum ilk filmlerimi yıkattım. Çoğu fotoğrafın yandığını unutursak güzel bir deneyimdi. Film yıkattığım yerden yeni film alıp Beyoğlu'ya doğru yürümeye başladım.


Bu arada Analog işi ciddi derecede popülerleştiği için filmler el yakıyor. Suluboya pahalı hobi derdim ama bu daha pahalı hobi. Filme bir şey olmuş olsa yıkatmadan bilemiyorsun. Sonra hoşçakal anılar ve paralar.
Havanın soğukluğuna rağmen 14 km yürümüşüm o gün. Meşhur Masumlar Apartmanı'na da uğradım. Soldan iki kare analog çekim.


İstanbul, sen dünyanın en güzel şehrisin.


Ocak ayında aylar önce başladığım Mistborn serisinin son kitabı "Hero of Ages"ı bitirdim. Serinin ilk kitabını işe gidip gelirken telefondan okuyordum. İkinci kitabın yarısından itibaren sesli kitaba geçtim. Son kitabın çoğunu temizlik yaparken dinledim.
Onun dışında Altıncı Koğuş, Olağanüstü Bir Gece ve Genç Bir Doktorun Anıları'nı bitirdim. Altıncı Koğuş yoktan dert sahibi yaptı, Genç Bir Doktorun Anıları'nı okuması çok zevkliydi.

Şöyle bir dönüp bakınca fena bir ay geçirmemişim.
Şubat ayı bitince görüşürüz.

Yorumlar

Yorum Gönder