Ekim 2021: Yorgun
Haftaiçi yürüyüşlerini iyice bıraktım. Önceden çıkmadığımda akşamları kötü hissederdim. Şimdi hareketsizliğe de alıştım.
Bu ay Resim Müzesine gittim. Tek kerede gezilebilecek bir yer değilmiş. Birkaç kere yalnız gidip sahip olamadığım atölyeli hayat için kederlenmem lazım. Instagram ahalisinin bayıldığı Şeker Ahmet Paşa çay salonu sergi binası içerisinde. Salonun küçüklüğü ve havasızlığı beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.
Bu ay 2019'da başladığım ikinci eskiz defterimi bitirdim. Videosunu düzenlerken bilgisayarım kapandı ve 1 gün açılmadı, sonra düzeldi.
Yeni deftere başladım. Hahnemühle, A5 boy, dikey suluboya defteri aldım. Urban sketch için kullandığım defter de Hahnemühle ama yatay. Uzun zaman sonra dikey deftere geçmek beni aşırı heyecanlandırdı. Yalnız dikey defterin aynı boy ve model yatay defterden daha pahalı olması rezil bir olay.
Kar yağsın istemek bencillik gibi geliyor ama bu ay kar özlediğimi fark ettim.
Kızlarla Bangledeş yemeği yemeye gittik. Dışarıda et yemediğim için seçeneklerim her zamanki gibi sınırlıydı ama farklı şeyler yemek hoşuma gitti. Daha önce yazmıştım; her yerde aynı yemek, içecek ve tatlıları görmekten bıktım. Umarım etsiz seçenek skalası genişler.
Bu ay trtdinle'den Benim Adım Kırmızı'yı dinledim. Seslendiren kadrosu şampiyonlar ligi gibi. Tek hoşlanmadığım şey aniden yükselen müzik.
Stresli zamanları saymazsak verimli bir ay geçirmişim. Blog tutarken geri dönüp bakmak, bazı şeyleri ölçüp biçmek iyi oluyor. Aylık blog yazılarına gelecek yıl devam eder miyim, bilmiyorum ama bu yıl iyi ki başlamışım.
Kasım bitince görüşürüz.
Yorumlar
Yorum Gönder