Kasım 2023: Alev

Lisede duyunca kulaklarımı kapadığım, Üniversitede aşırı manasız bulduğum rep müziğe 29 yaşında fena takıldım. İnsan nasıl bu kadar değişebilir?

Bu ay iş için Bursa'ya gittim. Satılık Ev radyo tiyatrosunu dinleyip "ben ne dinledim şimdi" dedim. Arkadaşımla İstanbul turu yaptım: Haliç köprüden gündoğumunu, Karaköy Lokantacısı terasından ve Haliç Kafe'den İstanbul'u izledim.

Birkaç gün Keşan'a gidip sessizliğin, tertemiz gökyüzünün, denizin tadını çıkardım. Hayatımda ilk defa soğuk havada yüzdüm, kafamdaki tabuyu yıktım. Bu sene soğuğu reddediyorum.


Eticaret'in A'dan Z'si kitabını bitirdim, Letting Go kitabına başladım. Derin yaşadığımı zannettiğim ama aslında yüzeysel yaşadığım duygularımın içine bakmam ve asıl duyguyu ortaya çıkarmam gerektiğini anladım. Telefonuma "Keder" bölümüyle ilgili bıraktığım notlarda şöyle demişim: Keder duygusunu bastırmayı bırakırsak ağlamamızın durmayacağından korkuyoruz. Erkekler özellikle maskülenliklerini kaybetmekten korkuyor. Toplum "erkekler ağlamaz" propagandasını yapmaya devam ediyor. Halbuki Allah ağlamak da dahil tüm duygularını yaşamaktan ve göstermekten çekinmeyen bir son Peygamber göndermiş. Yine merhametli.

Diğer bir notumda şöyle yazmışım: İlkokulda bize öğretebilecekleri en önemli şey duygularımızı nasıl regüle edebileceğimizdi, onu da yapmadılar. Aile yaşantımızda da öğrenmedik. Duygunun, bilincin, bilinçdışının ne olduğunun; duyguya vereceğimiz reaksiyonun elimizde olduğunun farkında değiliz. Bu kadar kendine yabancı yetiştirip robotlaştıran sistemde merhametsiz devlet liderleri görünce nasıl şaşırıyoruz?

Bu ay sonunda İngiltere'ye giderek ayı zirvede kapattım.

Yorumlar