Ocak: Tecrübe
Dört yıldır yazdığım aylık bloga beşinci yılda da devam ediyorum. Yazdığım bütün Ocak yazılarını okudum. O kadar yıl geçmesine rağmen hepsinde bulunduğum ruh halini hatırladım. Düşmüşüm, kalkmışım; büyümüşüm, olgunlaşmışım. Kafe sevmezken kafelerden çıkmaz hale gelmişim, kendimi beğenmezken beğenmeye başlamışım, kaçmaya alışıkken durmayı öğrenmişim, zihnen özgürleşmişim ve eskisi kadar kayıt tutmayı bırakmışım. Yine son ana bıraktığım için bu ay nasıl geçti tam olarak hatırlamıyorum. Şubat hislerinden ayrıştırmaya çalışarak anlatayım. Bismillah.
Bu ay hiç İspanyolca dersi aldım. İyice saldım. Türkiye’ye gidişti, dönünce işi toplamaya çalışmaydı derken elde var sıfırla ayı bitirdim.
Bu ay geçici evdeyken edindiğim Kolombiyalı komşularımı ağırladım. Saatlerce uğraşıp hayatımın ilk böreğini oklavasız yaptım. Kendimle bayağı gurur duydum. Nasıl yapılacağını onlara da öğrettim.
Kitap okumayı iyiden iyiye bıraktım. Oturum kartımı aldım. Çizerlerle ikinci kez Dekoratif Sanatlar Müzesine gittim.
Ablam ve eniştemi Madrid’de ağırladım. İki günlüğüne Granada’ya gittik.
Granada çok huzurlu, nüfusu az bir şehir. Yaşamak istemem ama bir daha ziyaret etmek isterim. Gitmeden tarihini okumakta fayda var, aksi halde dümdüz şehir deyip geçilir.
Şubat yazısında görüşürüz.
Yorumlar
Yorum Gönder